"Doğru ile yanlışın ötesinde buluşalım"

BİR İLİŞKİYE HAZIR MISINIZ?

Bazıları inkâr etse de, istisnalar hariç hemen hemen herkes kendisine göre mutlu, tutkulu ve huzurlu bir ilişki yaşamak ister. Ve genelde istediği gibi bir ilişki bulamamaktan, etrafında istediği özelliklere sahip kadın ya da erkek bulamamaktan yakınır. Şu anda bu yazıyı okuyan sizlerden birçoğunuzun da aynı dertten muzdarip olduğunu tahmin ediyorum. Peki, gerçekten bu kronik ilişkisizlik ve arayış halinin aslında kendi eksiklerimizden kaynaklandığını iddia etsem ne dersiniz?

İstedikleri gibi bir ilişki yaşayamayan insanların birçok bahanesi olur; görünüşleri, ekonomik durumları, hayattaki konumları, doğru yerde bulunamamaları, birini affedemedikleri, fiziksel kusurları gibi… Bunların hiçbiri doğru değildir. Bu tür içsel değersizlik inançları sadece başkaları tarafından sevilme ihtimallerini sabote eder. Asıl gerçek eksiklikleri, kendi değerlerinin ve kusurlarının farkında olmamalarıdır. Unutmayın kendisi ile sorunu olan suçu ilişkilerinde arar!

Hemen bir test yapalım…
Elinize bir kâğıt kalem alın ve hayatınıza girmesini istediğiniz kadın veya erkeğin ideal özelliklerini yazın; istediğiniz 10 özellik yeterli olacaktır. 
Şimdi bakın bakalım, muhtemel ilişkinizden beklediğiniz bu nitelik ve özelliklerin kaçı sizde var? 
İşte bütün hikâye bu…

Kendinizde hâlihazırda olmayan bir özelliği başkalarında göremezsiniz ve sizde olmayan hiçbir şeyi hayatınıza çekemezsiniz. Karşınıza eş ve dost olarak sürekli kendiniz çıkacaksınız. Karşı taraftan beklediğiniz özellikler, ancak o özellikler sizde varsa size yansır, bu evrensel ayna fenomenidir. 
Evrenin enerji yapısı bu kanunla işler; “benzerler birbirini çeker”… Partner olarak sevgi dolu birini hayal ediyorsanız, ne kadar sevgi dolu olduğunuzu kontrol etmelisiniz. Ya da özgüvenli, size ve ilişkinize sahip çıkan birini arıyorsanız, önce kendi kendine yeten ve kendi hayatına sahip çıkan biri olmanız gerekir. 

Örneğin; kavgacı bir insanın bizi etkilemesine izin veriyorsak; bu kavgacı ruh bizim içimizde de mevcut demektir. Eğer içimizde olmasaydı bu yabancı titreşim içimizde hiçbir şeyi harekete geçiremezdi, bizi etkilemesi mümkün olmazdı. 
Bunu biraz daha açalım… İlişkiler anahtar – kilit gibidir. Eğer etrafa yaydığınız enerjinin kaynağında kaygılar ve korkular varsa, kendinize eş olarak seçeceğiniz insan – pasif, çekingen ya da –kırıcı, saldırgan olsun sizinle benzer kaygı ve korku enerjisi içindeki insanlar olur.
Ya da içsel olarak kendinizi beğenmiyor ve acımasızca eleştiriyorsanız, yüksek güvensizlik enerjisi ile sizi aynı şekilde acımasızca eleştirecek kişileri çekersiniz ve onlar da bu acımasız eleştirileri – kendi yüksek güvensizlikleri nedeniyle yapıyor olurlar. 

Manyetik Çekim gücümüzü, başkalarına verdiğimiz değer kadar kendimize verdiğimiz değer belirler.
Peki, abartılı derecede kibar ve iyi niyetli davrandığı hâlde çok kötü muamelelere maruz kalan insanlar ne olacak diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Bu çok sık karşılaşılan bir paradokstur.
Kendinize gerçek anlamda değer vermediğiniz sürece, başkalarına yaptığınız iyilikler ya da kibarlığınız, temelinde yalnızlık korkusu, suçluluk duygusu ya da kabul görme ihtiyacı barındıran manipülatif davranışlar hâline gelir. Yani davranışınızın altında yatan niyet (kök inancınız) ile karşılık görürsünüz. 

Çözüm nedir??

Çözüm, beklentileri kendimize yöneltmektir. Başkalarından ve ilişkilerimizden beklediklerimiz aslında kendi kişisel gelişim planımızdır. Sadece beklentilerimiz değil, aslında verdiğimiz nasihatleri bile kendimiz duymak ve ikna olmak için söyleriz. Dolayısıyla yol gösterip, nasihat verdiğinizde, kullandığınız kelimelere, kurduğunuz cümlelere dikkat edin. Onların mutlaka bir şekilde geçerli olduğunu; aslında sizin gelişiminiz için ipucu olduklarını fark edeceksiniz. 

Hayat bizim eğitim alanımızdır. Sistem öylesine kusursuz çalışır ki… Bizim karşımıza daima birileri veya birşeyler çıkar ve kendimizi tanımamız, hatalarımızı görmemiz ve düzeltebilmemiz için ortamlar yaratır. Biz farkındalığımızı geliştirip de, o yönlerimizi düzelttiğimizde, gerektiğinde bırakıp kabullendiğimizde engellerden kurtuluruz. İşte tam da bu yüzden geçmiş ilişkilerimizde yaşadığımız sorunlar, kişisel gelişimimizi ne yönde tamamlamamız gerektiğine dair ipuçlarıdır. Bazen hayat bize almamız gereken dersi vermek için bazı zorluklar, problemler, acılar yollar; önemli olan başımıza gelenler değil, bizim olanlara verdiğimiz tepkilerdir.
Tüm ilişkilerimiz için geçerli tek bir yol vardır; her birey kendi eksiğini tamamlama sorumluluğunu almalıdır. Kendimiz tam ve bütün olduğumuzda istediğimiz özelliklerdeki ilişkiler ile karşılaşmak an meselesidir…

Cansu Yağız Ayazi

_