“Şu altı şeyi yapanın Cennete girmesine kefilim: Konuşunca doğru söyleyen, verdiği sözü yerine getiren, emanete riayet eden, namusunu koruyan, gözlerini haramdan sakınan, ellerini kötülükten çeken” (Hadis-i Şerif)
Bir zamanlar; saraylarda, konaklarda, medreselerde, mekteplerde, dergâhlarda, tekkelerde, sohbet edilen mekanlar ve meclislerde bir levha asılı olurmuş!
“Edep Ya Hû”
Bu söz;
Ahlaklı olmaya davettir.
Haddini bilmektir.
İnsan haklarına riayettir.
Adil olmaktır.
Yaratılmış olan her şeyin yaşam hakkına saygı göstermektir.
Her yerde hazır ve nazır olan Allah’ı hatırlamaktır.
Artık toplumumuzda “Edep Ya Hû” sözü bile saygınlığını ve önemini kaybetmiş, ne olduğu ve neler ifade ettiği bile anlaşılmaz sıradan argo bir söz haline getirilerek “Edep yahu” olarak söylenmektedir. Halbuki bu sözün mana içeriğindeki duanın ve zikrin ne olduğu bilinse, ahlak zenginliğimizden neler kaybettiğimizi görür dipsiz bir kuyuya yuvarlandığımızı anlarız!
Şu meydanda konuşana bak!
Bu ne biçim kibir? Sanki küçük dağları kendi yaratmış! Yürürken yerleri delecek, ellerini kaldırsa kuşları yolacak, ab-ı hayat suyu içmiş ölümsüz bir mahlûkat gibi!
Artık edepsizlik, edep mi oldu ne?
“Edep Ya Hû”