İlişkiler gerçek anlamda iletişim kurmak demektir. Bir ilişkiniz var ve çözülmeyen iletişim problemleri yaşıyorsanız hemen aşağıda ki iletişim tuzaklarına göz atın…
Eleştirel olmak
İlişki kurmamızın temel nedeni iyi hissetmektir. Genelde de ilişkilerin başında taraflar birbirlerinin olumlu taraflarını görmeye meyillilerdir, hatta en bariz rahatsız edici özellikleri bile görmezden gelirler. Fakat ilişkiler ilerledikçe partnerler karşı tarafın olumsuz özelliklerine odaklanmaya ve aşık olma nedenlerini unutmaya başlarlar. İletişimin ilk büyük günahı eleştirel olmakla başlar. Taraflar birbirlerini incitecek şekilde eleştirirler.
Örneğin;
Yanlış; ‘insanlara davranış şeklin çok rahatsız edici!’, ‘Ayşe’ye çok sert davrandın!’, ‘Senden utanıyorum’ vb. gibi söylemler.
Doğrusu ise; ‘Bugün Ayşe’ye sert davranmanın bir nedeni mi vardı?’, ‘Sana uygun bir tavır değildi.’
Genellemek
Bir hata da, kişilerin birbirlerinin kişilik özelliklerini içeren negative ve suçlayıcı genellemeler yapmalarıdır. Bir hatayı hep oluyormuş gibi göstererek karşı tarafı yetersiz hissettirmeleridir.
Örneğin;
Yanlış; ‘Sen beni incitmekten zevk alıyorsun.’
Doğrusu; ‘Senden bunları duymak beni çok incitti.’
Karşıt görüş olmak
Şeytanın avukatlığını yapmak, sorulmadığında bile her konuda karşıt görüş dile getirmek. Her konuda karşıt görüş belirterek kendi düşüncenizi ortaya koyma gayreti, karşınızdakini hatalı, aptal ve bilgisiz hissettir ve dolayısı ile sizden uzaklaştırır.
Örneğin;
Yanlış; ‘Bence bu işin sonu başarısız olur, bir daha düşün.’
Doğrusu; ‘Bu önemli bir karar, istersen biraz daha düşün, öyle karar ver.’
Akıl okumak
Kişilerin birbirlerinin söylediklerinden çok, söylemediklerini anlamaya ya da söylenenlerin arkasındaki niyete negatif anlam yüklemeye çalışmasıdır.
Örneğin;
Yanlış; ‘Bunu benim iyiliğim için yaptığını söylüyorsun ama senin asıl niyetin beni aşağılamak.’
Doğrusu; ‘Geçen gün başkalarının yanında beni uyarış şeklin, beni çok üzdü. Böyle konuları yalnızken ve daha yumuşak bir şekilde konuşmalıyız.’
Kendini bütünüyle haklı görmek
Kendini bütünüyle haklı, karşısındakini ise bütünüyle haksız konuma düşürmek, iletişimi kökten kesmektir. Hiçbir ilişkide bir taraf tamamen haklı ya da haksız olamaz.
Örneğin;
Yanlış; ‘İlişkimiz boyunca hiçbir tartışma benim yüzümden başlamadı.’
Doğrusu; ‘Ben tartışmayı genelde sevmeyen biriyim. Biraz sakinleşince konuşalım istersen.’
Sorumluluk almamak
İlişkilerde her türlü hatanın olması mümkündür ve önemli olan telafi edebilmek, özür dileyebilmektir. İlişkilerde yaptığı hataların ve davranışların sorumluluğunu almak önemli bir meziyettir.
Örneğin;
Yanlış; ‘Beni kızdırıyorsun ve ben de işte bu yüzden saldırgan oluyorum.’
Doğrusu; ‘Bazen öfkeme hakim olamıyorum, bunun içi özür dilerim.’
İşi yokuşa sürmek
İlişkilerde bazen herşey bitmiş ve bu ilişki için şu andan itibaren yapılacak birşey yokmuş havası vermeye çalışılır. Oysaki içsel niyet ilgi istemek ve ısrar beklemektir. Genelde işi yokuşa süren taraf hiçbir zaman istediğini yani ilgi ve ısrarı bulamaz. İstediğiniz davranışı ancak takdir ederek pekiştirebilirsiniz!
Örneğin;
Yanlış; ‘Şimdi çaba gösteriyorsun ama artık çok geç. Bunları dün yapmalıydın.’
Doğrusu; ‘Dün yapman gereken davranışları bugün yapıyor olman, geçte olsa beni mutlu etti.’
Kıyaslamacı olmak
Kişilerin her olayı, kendi yaşadıkları veya bir tanıdıklarının yaşadıkları olay ile kıyaslaması.
Örneğin;
Yanlış; ‘Ayşe’nin sevgilisi ona doğum gününde sürpriz parti yaptı, ama sen benim doğum günümü unuttun.’
Doğrusu; ‘Doğum günümü unutmana çok kırıldım, bu beni değersiz hissettirdi.’
Geçmişi konuşmak
Kişilerin, geçmişte yaşanan olayları hatırlatarak iletişimi bozmalarıdır.
Devamlı suretle sıkıcı ve üzücü konuları konuşarak insanlardan içten içe merhamet ve ilgi beklenir, ancak insanları uzaklaştıran bir iletişim şeklidir.
Örneğin;
Yanlış; ‘İlişkimizin ilk yıllarında arkadaşlarının bana soğuk tavırlarını asla unutmayacağım.’
Doğrusu; ‘Arkadaşların daha beni tanımıyorken bana uzak davrandılar ama herşey değişebilir.’
Yargılayıcı olmak
İlişkilerde kişilerle ilgili kesin yargılarda bulunarak, kendimizi daha iyi hissetmeye çalışmaktır.
Kişiler ve durumlarla ilgili kesin yargılı olmak güvensizliği belli eder.
Örneğin;
Yanlış; ‘Bence yalan söylüyorsun, sen bir yalancısın.’
Doğrusu; ‘Bu konuda söylediklerine tam olarak ikna olamıyorum.’
Danışman rolü üstlenmek
Kişilerden biri, ilişkide danışman rolü üstlenerek, üst perdeden mesajlar verir. Karşı tarafa hissettirdiği duygu ise iletişimin eşit şartlarda olmayışıdır. Danışman rolu üstlenen taraf genellikle üstün, olgun ve bilgedir ve ağırlıklı olarak mağdur bilincine sahiptir.
Örneğin;
Yanlış; ‘Senin durumunu anlıyorum, büyük bir bunalımdasın ve bu yüzden benden ayrılmak istediğini sanıyorsun.’
Doğrusu; ‘Kararın ayrılmaksa buna saygı duyuyorum, hayatında başarılar dilerim.’
Yukarıdasıraladığımız iletişim tuzaklarına düşmeden de iletişim kurabiliriz hem de bizi memnun edecek sonuçlar alarak.
İletişim kurarken herkes kendi hislerinden bahsetmelidir. Sen kırıcısın değil, kırıldım demek gibi.
Kişiyi değil davranışı eleştirmek doğru olandır. Sen düşüncesizsin değil, bu konuda düşüncesiz davranmış olabilirsin.
Suçlama, yargılama ve yönlendirmeden uzak durarak, istekleri doğru, sevgi dolu ve karalı ifade etmek bizi istediğimiz sonuçlara götürür.
Uygun zamanda iletişim kurmak ve en önemlisi çözüm odaklı olmak gerekir, gerçek niyetiniz bir durumu düzeltmek mi? Yoksa karşı tarafı kötü hissettirmek mi? Bir düşünün bakalım…
Cansu Yağız Ayazi – CCA