"Doğru ile yanlışın ötesinde buluşalım"

Öğrenilmiş Çaresizlik

Inline images 1
Zihinlerdeki cam tavan: Pirelerde Öğrenilmiş Çaresizlik
Biliyorsunuz pireler çok yükseğe sıçrayabilen muhteşem hayvanlardır. Bu hayvanlar rahatlıkla çok yükseğe sıçrayabilirler. Bir pireyle atın yüksekliğini karşılaştırırsanız aynı yetenekle atın Eyfel Kulesi’nin üzerinden rahatlıkla atlayabildiğini görürdünüz.
Pire sirklerinde bu hayvanlarla gösteri yaparlar. Bunlar belli yükseklikteki cam kavanozun içerisinde sıçrar dururlar ve hiçbirisi bunun üzerinde sıçrayıp kaçamaz. İşin ilginç tarafı ömürleri birkaç hafta ile birkaç ay arasında değişen bu hayvanların eğitimi haftalar alabilir ve belli kısmı daha sirkte gösteri yapamadan ölür. Peki bu pireler yeteneklerine rağmen nasıl fazla yüksekliğe zıplayıp kaçmazlar?
Buyurun. Bunları eğitim sırasında bir cam kavanozun içine koyarlar. Kavanozun tavanı da camla kaplıdır. Kavanoz alttan ısıtılır. Zavallı pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama nafile. Tavandaki cama çarparak düşerler.
Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplar, tekrar cama vururlar. Pireler sonunda cam tavan sayesinde bu yükseklikten fazla zıplamamayı öğrenirler. Cam kapak açıldığında da daha fazla yükseğe atlamazlar.
Yani artık çaresizliği öğrenmişlerdir. Pireler sirkte gösteriye hazırdır.  Üzerlerinde cam engeli olmamasına ve daha yükseğe zıplama imkânları olmasına rağmen buna hiç cesaret edemezler.
Öğrendikleri çaresizlik nedeniyle var olan yeteneklerini ömürlerinin sonuna kadar kullanamazlar. Köle olarak yaşamaya devam ederler. Özgürlükleriyle aralarında aslında zihinlerinde oluşturduğu cam tavan vardır.
Fillerdeki öğrenilmiş çaresizlik
Öğrenilmiş çaresizlik deyince hemen fil örneğini de verelim.
Yavru fillere uygulanan sistematik eğitimle çaresizlik öğretilir. Bunlar yavruyken ağır metal zemine sağlam zincirle bağlanır. Hayvan her kaçmaya çalıştığında acılar çeker. Çaresizliği öğreninceye kadar bu uygulanır. Siz de sirkte 5 tonluk bir filin kafasına bağlanan ince bir ip ve ucunda minicik bir çomakla yere sabitlendiğinde neden kaçmadığını düşünür durursunuz. Hatta Hintli bir çocuk neredeyse toprağa sembolik olarak bağlar tahta bir çomakla fili. O asla kaçmaya yeltenmez. Halbuki özgürlüğüyle arasında sadece zihnindeki öğrenilmiş çaresizliktir onu esir eden.
Turna balıklarının öğrendiği çaresizlik
Üçüncüsü ise bir deney. Bu deneyde turna balığı akvaryuma diğer minik balıklarla beraber konur. Tabi onları afiyetle yer durur. Ancak bir süre sonra akvaryuma cam bir panel eklenir. Minik balıklar bir tarafta camın diğer tarafında turna balığı. Turna balığı her mücadelesinde cama toslar. Ta ki çaresizliği öğrenene kadar. Öğrendikten sonra cam paneli kaldırdıklarında minik balıklar ve turna akvaryumun her yerinde yüzmeye başlarlar. Turna balığı çok sayıda minik balığın ortasında ölme pahasına hiç birisini yakalamaya yeltenmez.
Kısaca söylemek gerekirse…
Özgürlüğümüzle aramızdaki engel zihnimizdeki öğrenilmiş çaresizlikten başkası değildir.