"Acaba yirmi dort saat boyunca hic kimseye ya da hic kimse hakkinda olumsuz bir soz soylemeden yasayabilir misiniz?"
Telushkin, bu soruya genel olarak insanlarin verdigi tepkiyi ve bunlarla ilgili kendi goruslerini soyle anlatiyor:
Hemen her defasinda, kucuk bir azinlik evet anlaminda ellerini kaldirir, bazi insanlar guler, buyuk bir cogunluk ise yuksek sesle "Hayir!" diye cevap verir.
"Evet cevabi veremeyenlerin, cok ciddi bir sorunu oldugunu fark etmeleri gerekiyor"derim,
"cunku size yirmi dort saat boyunca alkol almamanizi soyleseydim ve siz de bana A´bunu yapamamA´ deseydiniz, o zaman size ‘oyleyse bir alkolik oldugunuzu bilmeniz gerek’ derdim.
Yine size yirmi dort saat boyunca sigara icmemenizi soyleseydim ve siz de bana ‘Bu imkansiz’ deseydiniz, bu da sizin nikotin bagimlisi oldugunuz anlamina gelirdi.
Ayni sekilde, yirmi dort saat boyunca baskalari hakkinda olumsuz bir soz soylemeden yasayamiyorsaniz, bu, diliniz uzerindeki hakimiyetinizi kaybetmissiniz demektir."
Bu safhada hemen her zaman ayni itirazla karsilasirim:
"Birazcik dedikodunun ya da bir, iki nahos sozun verdigi zararla, alkol ve sigaranin verdigi zarari nasil kiyaslayabilirsiniz?"
Acaba abartiyor muyum? Kendi hayatinizi dusunun:
Kendinizin ya da sevdiginiz birinin cok buyuk bir fiziksel siddete maruz kaldigi durumlar haric, hayatta cektiginiz en buyuk acilar cok buyuk bir ihtimalle zalimce kullanilan sozcuklerden kaynaklanmistir; insanin benligini yikan elestirilerden, asiri ofkeden, asagilamalardan, toplum onunde ya da ozel bir ortamda kucuk dusurulmelerden, can yakan ad takmalardan, sirlara ihanet edilmesinden, soylentilerden ve kotu niyetli dedikodulardan kaynaklanmistir bu acilar.
Bircogumuz, haksiz sozlerden dolayi yara almis olmamiza ragmen, arkadaslarimizla sohbet ederken, soz orada bulunmayan birilerine geldiginde, onlarin hayatinin hangi yonlerinden soz etme ihtimaliniz daha yuksek oluyor? Karakterlerindeki kusurlar ve toplumsal hayatlarinin ince ayrintilari degil mi?
19. yuzyilda yasamis Amerikali teolog Hosea Ballou A´nun deyisiyle, "Nasil ki bir damla murekkep, bembeyaz bir sayfayi lekeleyebiliyorsa, tek bir kotu aliskanlik da, ahlaken mukemmel bir karakteri lekeleyebilir."