"Doğru ile yanlışın ötesinde buluşalım"

I-Ching “Yi Jing” Değişimler(in) Kitabı

Makro ve mikro Evrende her şey şablonlardan oluşur (patterns): “durum-tavır-durum”…

“başlangıç ve son bir’dir”

-İzahat:

Zhuang Zi’nin düşü ve kuantum felsefesi

“Zhuang Tzu düşünde bir kelebek olduğunu gördü, ama uyandığında, düşünde kendini bir kelebek olarak gören bir insan mı, yoksa düşünde kendini insan olarak gören bir kelebek mi, olduğunu bilemedi.”

Arjantinli yazar Jorge Luis Borges, “Düşsel Varlıklar Kitabı”nda yer alan “Zhuang Tzu’nun Düşü” adlı öyküsünde böyle yazmış. Bu satırlar, İngiliz diplomatı ve Sinolog Herbert Allen Giles’ın 1899 yılında yayınlanan “Chuang Tzu” adlı kitabından alınmış. Borges aynı meseli, “Öteki Soruşturmalar” adlı kitabında bulunan “Zamanın Yeni Çürütülmesi” başlıklı yazısında da kullanıyor.

2 bin 400 yıl önce yazılmış bu paradoks daha önce de dikkatimi çekmişti. Gotik edebiyatın en önemli isimlerinden sayılan Amerikalı yazar Howard Phillips Lovecraft’ın 1918 yılında yazdığı “Polaris” adlı öykünün de “Kelebek Düşü”nden esinlenmiş olabileceği söylenir. Aynı düş, Rus yazarı Viktor Pelevin’in felsefi romanı “Buda’nın Serçe Parmağı”nda da görülür. Ama Zhuang Zi’nin “Çinlilerin Freud’u” ya da “Çinlilerin Jung’u” diye nitelendiğini öğrenince daha da meraklandım.

Rüyalardan her uygarlıkta, pek çok ünlü düşünürün söz ettiği, bunlar üzerinde çalıştığı söylenebilir. Örneğin, İbn Arabi, “Âlem tabir edilmesi gereken bir rüyadır” demiş. Bu sözünü de Hz. Muhammed’in “İnsanlar uykudadır, öldüklerinde uyanırlar.” hadisine dayandırmış. Fakat MÖ 4. yüzyılda, Savaşan Devletler Dönemi’nde yaşamış olan Zhuang Zi’nin yazdıkları, bunlarla ilgili ilk yazılı kaynak… Zhuang Zi’nin ölüm korkusu ve endişelerle ilgili önemli yazıları da var. “Zhuang Zi”, aynı zamanda onun yazılarını bir araya toplayan kitabın ismi.

Zhuang Zi’ye göre evrenle bir olmak, sonsuza kadar var olmak demek. Bunu da ancak bilge adam yapabilirmiş. “Evren asla var olmayı bırakmadığı için, bilge de hep var olacaktır” diyor. Bu sözler Batı’daki karşılığını hemen hemen 2 bin yıl sonra Spinoza’yla bulacaktır. O da aynı şeyi kastederek, “Bilge adam asla var olmaya son vermez” demiş.

Budizm’in Batı’da tanınmasında önemli bir rol oynayan filozof, yazar ve karşılaştırmalı dinler uzmanı Alan Watts, yürüdüğümüz yolda yalnız olduğumuzu söylemişti. Ama yalnız başına evreni bilmenin, onu anlamanın, onunla bir olmanın bir anlamı var mı? Tek başına fark ettiğimiz, fakat gösteremediğimiz gerçek, bilgi, anlayış, kavrayış insanı mutlu eder mi?

“Bunlar bireysel yaşantılardır. Her insanda tekil olarak gerçekleşir” denebilir. Ama en yüksekten bakabilsek bile, bu tek başına bir şey ifade eder mi? Evren sonsuz; “bir” denen de, bizsiz “bir” değil…

    Yoksa Tanrı her şeyi neden yaratmış olsun?

Zhuang Zi, felsefeyi “yararsızın yararı” diye tanımlamış. Belki en yüksekten bakıldığında, doğru ile yanlışın, güzel ile çirkinin, gece ile gündüzün de bir anlamı yok. Oysa bunlar var, ama belli bir yaşantıya göre… Felsefe gündelik sorunları çözmüyor, bize para kazandırmıyor, ömrümüzü uzatmıyor… Ama bir bakış açısı sağlıyor. Hayatı yüksekten, kuşbakışı olarak ancak felsefeyle görebiliyoruz. Pratik açıdan “yararsız” olsa da kazandırdığı bakış açısıyla yararlı…

Daha önce, Çin’in efsanevi imparatorları hakkında parça parça bir şeyler okumuştum. Amerikalı mitoloji uzmanı Joseph Campbell “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” adlı kitabında bunlardan söz ediyor. “Ulu Üçler” diye adlandırılan ve M.Ö yaklaşık 3000-2500 yılları arasında yaşadıkları söylenen üç imparator var. Üçü de bazı olağanüstü özelliklere sahip. Aslında anlatılanlar, dünyanın çeşitli dönemlerini, insanlığın geçirdiği evreleri temsil ediyor sanki…

Bunlardan ilki, Fu Xi. “Göksel İmparator” diye biliniyor. Rahme düşüş hikâyesi mucizevî nitelikler gösteriyor. 12 yıllık bir gebelik döneminden sonra doğmuş. İnsan kolları ve öküz başı taşıyan bir yılan vücuduna sahipmiş.

Toprak katılaştığında, insanlar nehir kenarlarına yerleşmeye başlayınca, onları Fu Xi yönetmeye başlamış. Bu imparator insanlara avlanmayı, balık tutmayı, evcil hayvan yetiştirmeyi öğretmiş. Onları boylara ayırmış ve anaerkil bir düzen yerleştirmiş. Bazı yerlerde yazıyı öğrettiği de yazılı. Tıpkı Hermes, Hanok ve İdris gibi… Kültür tarihi uzmanlarına göre, bunların hepsi aynı kişi olabilir. İşte bunun gibi, bazı araştırmacılar, Fu Xi’nin de Hanok, İdris ve diğerleriyle aynı olduğunu söylüyor. Yani, Fu Xi de ortak bilgelik kapsamında sayılabilir.

“I Ching”‘in çıkış noktası da Fu Xi. Meng nehrinin sularından çıkan at şeklinde, pullarla kaplı bir canavarın ona verdiği doğaüstü bir tabletten, bu güne kadar geleneksel Çin düşüncesinin temel simgesi olan sekiz şekli çıkarmış.

Fu Xi’den sonra insanları onun halefi “Yersel İmparator” Shen Nong yönetmeye başlamış. Shen Nong boğa başlı, insan vücutluymuş. Mucizevî bir ejderin etkisiyle meydana gelmiş. Bundan utanan annesi, bebeği bir dağ kenarına bırakmış, fakat vahşi hayvanların onu besleyip koruduğunu öğrenince eve götürmüş.

Çin tıbbının temeli de bu imparatora dayanıyor. Shen Nong, yetmiş zehirli bitki ile panzehirlerini keşfetmiş. Karnına bir cam dayayıp her bitkinin sindirilişini oradan izleyebiliyormuş! Onun hazırladığı ilaç kitabı bugün de kullanılıyor. Ayrıca saban kullanımını ve takas sistemini de o yerleştirmiş. Çin köylüleri ona hâlâ “Tahıllar Prensi” diye taparmış. Şifalı bitkilerin etkisiyle olsa gerek, 168 yaşına kadar yaşamış.

Joseph Campbell kitabında bu olağanüstü özelliklerle ilgili olarak ve tabii insanlığın gelişim sürecine de değinerek şunları yazmış:

“Bu türden yılan krallar ve Minotauroslar, imparatorun özel bir dünya yaratıcı, dünya destekleyici, sıradan insan bedeninkinden çok daha büyük bir gücün taşıyıcısı olduğu bir geçmişi anımsatır. O zamanlar dev bir iş, bizim insan uygarlığımızın muazzam temellerinin kuruluşu gerçekleşmişti. Fakat çevrimin ilerleyişiyle birlikte, yapılacak işin ön -ya da süper- insana ait olmadığı bir zaman geldi; özellikle insan emeği vardı artık; tutkuların denetimi, sanatların araştırılması, devletin ekonomik ve kültürel kurumlarının yaratılması… Artık Ay Boğası’nın bedenlenmesine, Kaderin Sekiz Şeklinin Yılan Bilgeliği’ne değil, kalbin gereksinim ve umutlarına açık kusursuz bir insan ruhuna gerek vardır. Buna uygun olarak, kozmogonik çevrim, kuşaklar boyunca kral insanın modeli olacak olan bir imparator ortaya çıkarır.”

Bu süreç tabii, daha çok insan olan bir imparatoru ortaya çıkarmış. Shen Nong’dan sonra Huang Di, yani “Sarı İmparator” yönetime geçmiş. “Sarı İmparator” denmesinin nedeni şu: Annesi Chao Tian eyaleti prensinin bir metresiymiş. Büyük Ayı takımyıldızı çevresinde göz alıcı altın bir ışığa rastlayınca gebe kalmış.

Huang Di’nin de olağanüstü özellikleri var. Yetmiş günlükken konuşmaya başlamış, on bir yaşında tahta çıkmış. Fakat en ayırt edici özelliği düş görme gücü. Ona “Düşler İmparatoru” denmesi daha uygun olurdu! Huang Di, uykuda, en uzak bölgeleri ziyaret edebilir ve doğaüstü dünyadaki ölümsüzlerle konuşabilirmiş.

Tahta çıktıktan sonra tam üç ay süren ve kalbini denetleme dersi aldığı bir düş görmüş. Bir üç ay daha süren bir düş gördükten sonra, insanlara “öğretme gücü”yle geri dönmüş. Onlara, doğanın güçlerini kalplerinde denetlemeyi öğretmiş.

Huang Di, Çin’i tam yüzyıl yönetmiş. Çevresine, yardımlarıyla bir takvim hazırladığı; matematiksel hesaplar yapmayı başlattığı; tahta, çamur ve metalden araç gereç yapmayı; kayık ve araba inşasını; para kullanmayı ve bambudan müzik aletleri yapımını öğrettiği altı büyük danışman toplamış.

Kamu yerlerini Tanrı’ya tapınmaya ayırmış. Özel mülkiyetin sınırlarını ve yasalarını belirlemiş. Kraliçesi ipek örme sanatını keşfetmiş. Kendisi de yüz çeşit tahıl, sebze ve ağaç dikmiş; kuşların, dört ayaklıların, kertenkelelerin ve böceklerin geliştirilmesini desteklemiş. İnsanlara, suyun odunun ve toprağın yararlarını öğretmiş.

111 yaşında ölmüş. Ölümünden bir gün önce, imparatorluk bahçelerinde, hükümdarlığının kusursuzluğunu belirtmek için Anka kuşu ve Tekboynuz görünmüş.

Bu efsaneler gerçekten de insanlığın gelişimini özetliyor. Nehir kenarlarında kurulan bir yaşam, kabile toplumundan, üretimin gerçekleştiği, yasalarla düzenlenen bir toplum yapısına kadar her şey bu imparatorlar dönemiyle temsil edilmiş.

Qin hanedanının kurucusu Ying Zheng’e, ülkeyi birleştirdiği için “İlk imparator” anlamında Shi Huang denmiş. Ülke daha sonra dış dünyada bu hanedanın adıyla anılır olmuş. Shi Huang, yazı birliğini sağlamış, tek yasa, tek ölçü sistemi ve tek para birimi getirmiş. Diğer alanlarda olduğu gibi düşünce alanında da birliği sağlamak için M.Ö 213 yılında, Qin tarihi ve teknik konulardaki el kitapları dışında diğer bütün beyliklerin tarih kitaplarını ve Konfüçyüs klasiklerini yaktırmış. Kitap saklayan ve çoğaltan aydınları da öldürtmüş. Bunlar daha çok Konfüçyüs düşüncesine bağlı aydınlarmış. Konfüçyüs’ün izleyicileri geri kalanları toplamaya çalışmış; o dönemde ne kadarı saklanabildiyse, elde o kadar kitap kalmış. Ama Konfüçyüs de Hermetik felsefenin özünü tam kavrayamamış bir filozof olarak niteleniyor.

Çin’de en eski Hermetik öğretiler Taoculuk ve Yin-Yang felsefesi… “I Ching” de önemli bir yer tutuyor. Lao Zi’nin Dao De Jing’i dışında en önemli klasik kitaplardan biri, “I Ching”. “Değişimler Kitabı” demek. Batılılar herkesten üstün saydıkları zekâlarıyla bunu falcılık gibi görüyor, fakat Çinlilere göre öyle değil.

Carl Gustav Jung da bu kitabı falcılık olarak görmüyor. Jung’un “I Ching” çevirisine yazdığı önsöz, hem onun “I Ching” anlayışını öğrenmemizi sağlıyor, hem de kitaba ilişkin bilgi edinmemizi… Onun için, uzun olması bahasına, kitaptan bazı alıntılar aktarmak istiyorum:

Jung şöyle diyor:

“Bizim bilimsel anlayışımız nedensellik ilkesine dayanır. Doğa yasaları diye bildiklerimiz de genellikle istatistik verilere göre belirlenir. Bu verileri kendi laboratuar ortamımızdaki deneylerden almaktayız. Oysa doğayı bir laboratuar olarak düşündüğümüzde açı değişmekte ve görüntü de o oranda başkalaşmaktadır. Öyle ki, doğal bir ortamda olayların özel birtakım yasalarla uyum göstermesi ender oluyor.

Çinlilerde bizimkine benzer bir bilim anlayışı hiçbir zaman görülmemiştir. Onların zihnini en çok meşgul eden şey, bizim tesadüf dediğimiz durumdur. Nedensellik diye taptığımız ilkeyi ise umursamamışlar bile. Çinli bir olayı gözlerken, olayın meydana gelmesine neden olan diğer şeylerin bir sonucu olarak görmez onu. O anda, gözlem anındaki diğer olaylarla birlikte oluşan bir olay tesadüfü incelemektedir. Gözlem anındaki bir olay, diğer bütün olaylarla aynı anda meydana gelmektedir ve bu yüzden hepsi birbiri ile ilgilidir…

Böylece, ince “I Ching” çubukları atıldığı anda, diğer bütün olaylarla bu yapılan iş arasında bir bağlantı kurulmuş demektir. Bize göre saçma gelebilir bu varsayım. Ancak, bir bardak şarabı tadarak anında hangi yılın ve bağın ürünü olduğunu söyleyen uzmanlar; antik bir eşyaya baktığı anda onun imal edildiği yeri ve tarihi bildiren antikacılar; kişinin doğum anını hiç bilmeden, bir inceleme ile onun doğduğu zaman yükselen burcu ve ay ile güneşin gökyüzündeki durumlarını söyleyebilen astrologlar da var…

“I Ching”i meydana getirenler de heksagramların bu gibi özellikleri tespit etmekte işe yaradığına kanaat getirmişler. Onlara göre heksagram, bileşiminin oluştuğu anın açıklayıcı bir örneğidir. Çünkü heksagramı o anın koşullarını gösteren bir belirleyici olarak kabul ediyorlar.

Bunu eşzamanlılık ilkesiyle açıklayabiliriz ki, bu da nedensellik ilkesinin tam karşıtıdır. Nedensellik ilkesi, olayların birbiri ardınca nasıl meydana geldiğini ortaya koyar. Eşzamanlılık ilkesi ise, zaman ve yer bakımından birbirine tesadüf eden olayların rastlantıdan da öte bir anlam taşıdığını belirlemektedir. Olaylar ile gözlemci arasındaki nesnel ve öznel durumun birbirine bağımlı olduğu bir rastlantı vardır burada. Nedensellik olayların zincirini, eşzamanlılık ise olayların tesadüfünü ele almaktadır.”

Evet, Jung “I Ching” bağlamında, nedensellik anlayışından kurtulmuş olay değerlendirmelerini böyle anlatıyor… Zincirleme bir nedensellikten çok, her şeyin bütünün bir parçası olduğu gerçeğini vurguluyor.

Rusya için Batı’nın doğusu, Doğu’nun batısı denebilir. O nedenle, sanatı Batı roman geleneği içinde görülse de, Lev Tolstoy’un sözleri tipik Batılı anlayışa örnek sayılamaz. Ama yine de Batı’yı tanıyan bir sanatçı ve düşünür olduğu için Tolstoy’un nedensellik bağını yadsıdığı şeklinde değerlendirilebilecek sözleri ilgimizi çekiyor. Tolstoy “Savaş ve Barış”ın bir yerinde şunları söylüyor:

“Elma olgunlaşınca düşer. Ama neden düşer? Bir güç onu toprağa doğru çektiği için mi? Sapı kuruduğu için mi? Güneşte kurumaya başladığı için mi? Ağırlaştığı için mi? Rüzgâr estiği için mi, yoksa aşağıda duran bir çocuk o elmayı yemek istediği için mi?

Hiçbir şey, hiçbir şeyin nedeni değildir. Bütün bunlar, sadece yaşantıyla ilgili her olayın, her organik ya da doğal oluşumun meydana gelmesine yol açan tüm koşulların bir araya gelmesidir. Elmanın hücreleri parçalandığı için ya da buna benzer bir durum yüzünden düştüğünü söyleyen bir botanik bilgini de, aşağıda durup elmanın yalnız kendisi onu yemek istediği ve yere düşsün diye dua ettiği için düştüğünü söyleyen çocuk kadar haklı ya da onun kadar haksızdır.

Tarihi olaylarda ‘büyük adam’ denen insanlar olup bitenlere etiket yapıştırırlar; olaylara ad takarlar. Oysa verilen bu adın, olayla, etiketin kendisi kadar az ilgisi vardır.

Onlara herhangi bir nedene bağlı olarak meydana geliyormuş gibi görünen olaylar, tarihi anlamda insanın iradesine bağlı değildir; tarihin genel akışına bağlıdır ve meydana gelişleri yüzyıllarca önceden hazırlanmıştır.”

Bu, insanın yaşamındaki en küçük ayrıntıdan, ülkenin politik gündemine kadar geçerli olabilecek bir anlayış değil mi? Biriyle tanışmamız, yüzyılların getirdiği bütün olaylarla ilişkili… Bu bağ, neden-sonuç ilişkisi gibi değil… Bütünüyle ve sadece öyle olması gerektiği için olan olaylar var. Eğer şimdi bir şey yapıyorsak, bunun bir nedeni yok; bu yüzyılların getirdiği bir zorunluluk. Bu asla “kadercilik” değil. Tersine, Tolstoy kaderciliğin nedensellik bağına vurgu yapan anlayışın bir ürünü olduğunu söylüyor. Her şeye bir neden arayanlar, nedenini anlayamadıkları olayları “kader” diye açıklıyorlar.

Zaman önümüze güzel şeyler çıkarıyor… Kim bilir hazırlanmış başka ne güzellikler var! Bunlara hazır olmak yeter aslında. Evren, biz istedikçe tüm istediklerimizi yerine getirecek. Çünkü yüzyıllar öncesinden hazırlanmış şeyleri istiyoruz… Bunlar olacak ki istiyoruz… Sezgiler bu yüzden var.

Fizikçi Fritjof Capra, ilk kez 30 yıla yakın bir süre önce yayınlanan “Fiziğin Taosu” adlı kitabında, eski Doğu öğretileriyle kuantum fiziğinin bulguları arasındaki şaşırtıcı paralelliklere dikkat çekiyor. Bu arada “kuantum felsefesi” diye bir kavram da ortaya atıldı. Daha sonra yazılan birçok kitapta bu anlayış kabalaştırılarak bilim dışı yaklaşımlara dayanak yapılmaya çalışıldı, hatta maneviyat ticaretinin malzemesi haline getirildi. Ama istismarcılar her konuda çıkıyor. Bütün bunlar Capra’nın dile getirdiği paralelliği ortadan kaldırmıyor.

Batı dünyası, nedensellik dışı ilişkileri kuantum fiziğinin gelişmesiyle daha yeni yeni keşfetmeye başlıyor. Bunun Batı felsefesinde sistemleştirilmesi için belki daha çok uzun zaman beklemek gerekecek. Ama geçmişinde binlerce yıldır bu anlayışın kökleri bulunan Doğu’nun da beklemesi gerekmiyor.

kaynak : http://turkish.cri.cn/757/2010/07/28/1s127440.htm

-Kapsam:

    Tüm yaşamı yöneten değişim sürecini anlamak için kullanılacak bir araç.

    Aşk yaşamınızdan iş ilişkilerinize kadar her konuda ne yapacağınızı söyleyen bir kılavuz.

    Günlük yaşamınızda, hem geleceğinizi öğrenmekte, hem kendinizi keşfetmekte, hem de atacağınız en iyi adımı anlamakta     kullanabileceğiniz harikulâde bir kılavuz ve Tao’yu anlatan ilk kitaptır.

-Tarihçe:

Metnin orijinlerin MÖ 2852 – 2738 yıllarında yaşadığı söylenen ünlü bilge Fu Hsi’ye dayandığına inanılmaktadır. Fu Hsi, 8 trigramı (adları büyük olasılıkla Çince bile değildi) keşfetmiştir. Kral Wen, kendisini kıskanan bir imparator tarafından onbir yıl boyunca hapsolana kadar, yani MÖ 1150’lerde, trigramların iki ayrı düzenlenmesi kullanılmaktaydı. Kral, uzun hapis yıllarını, I Ching’in felsefi yönden geliştirmekle geçirdi. Bunu da 8 trigramı 64 altı çizgi altıgenine eklemekle ve her birine yorumlar katmakla başardı. Altıgenlerin ardındaki mantık ve gizemci felsefeyi de etraflıca yorumladı. Onun çalışmaları I Ching hakkında en öğretici kaynaklardan biri olarak kaldı ve yıllar içinde geliştirildi. Wen’in oğlu Tan, altıgen yorumlarına yenilerini eklediyse de, bu yazarların çalışmalarını okullarda işlenir hale sokan Konfiçyüs’tür. I Ching’i ilk kez “Değişim” olarak adlandıran ve bundan pek çok çalışma üreten de yine Konfiçyüs’ten başkası değildir.

-Yorumlama

Bir yanıtı yargılamada üç ana faktör vardır.

    1. Her altıgen, binlerce armoniden oluşan notalar gibi, karmaşık ve benzersiz bir enerji türünü temsil eder. Şekillenenin, çoğu zaman durumu tam olarak resmetmese de, onun altını çizen faktörleri yansıttığı unutulmamalıdır.

    2. Her altıgen ve her çizgi üç öğeyi yansıtır:

        a) Yan koşullar grubu

        b) Kişinin özel durumu

        c) Kişinin kendiyle ve başkalarıyla olan ilişkileri

    3. İnsan ilişkilerinin altında karmaşık faktörler yatabilir. Yanıtı anlayışınız, konuyla olan ilişkinizin derecesine bağlı olacaktır. Bu yüzden bu durumun ve kılavuz karşısında bulunduğunuz pozisyonun bilincinde olmalısınız. Bu, yanıtı yorumlarken ne düzeyde olduğunuzu anlamınızı sağlar.

-Altıgenler (Hexagrams)

(Parantez içindeki sözlere, açıklayıcı amaçlı değil, altıgenler üzerine bir açıdan daha düşünülebilir bir bilgi olarak yer verilmiştir. Her bir parantez ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Altı çizili sözcükler “ilgili olabilecek” sayfalara bağlantı olduğunu işaret etmektedir.)

1. CH’IEN(Yaratıcı)

2. K’UN(Alıcı, Kabul Edici)

(Güney ve batı, çaba ve çalışmayı sembolize eder. Kuzey ve doğuysa, başkalarıyla ortak plânlar oluşturmayı.)

( Toprak her şeyi, hem iyiyi hem de kötüyü içinde barındırır. )

3. CHUN(Başlangıçta Çekilen Zorluk)

( Fazla ağırdan almayın ama gereksiz yere acele de etmeyin; yolunuzda ilerleyin yeter. Özellikle size yardımcı kişiler söz konusuysa, alçakgönüllülüğü elden bırakmayın. )

4. MENG(Gençlik)

(Enerjisini doğru yönde kullanan ulu kişi kendini geliştirmeyi bilir.)

(Kişiler iyi öğrenciler gibi karakterlerini açıklıkla ve devamlılıkla geliştirmelidir. )

(Ceza aynı hatayı yinelemeyi önlemelidir sadece.)

(Dikkatli olun. Cezalandıran ya da cezalandırılan siz olabilirsiniz ama, cezanın suça uygun olmasına özen gösterin.)

(Eğer gerçekleri göremeyen biriyle birlikteyseniz, ondan uzak durun. Yoksa gurur kırıcı olaylar meydana gelebileceği gibi insanlar hakkınızda olumsuz düşünmeye başlayacaklar. )

5. HSU(Değerlendirme)

6. SUNG(Çatışma)

( Enerjinizi pekçok yere kullanıyorsanız, üstünüze fazla sorumluluk almayın. )

( Hiçbir şeyi zorlamayın ve kimseye ters gitmeyin. )

( Eğer kralın hizmetindeyseniz şan peşinde koşmayın. )

( Yalnızca kendi keşfettiğiniz ya da kazandıklarınıza güvenin. )

7. SHIH(Ordu)

( Ordu, görünen bir amaç için plânlı güçler birliği anlamına gelir. )

( İyi plânlanmış bir çekilmeyle problemden kaçının. Bu asla bir yenilgi sayılmaz. )

( Azla tatmin olmamaya ve taraflı davranmamaya dikkat edin. )

( Kimseyi geçmiş zamanlar uğruna ödüllendirmeyin. )

8. PI(Birlik)

( Toprağın üstündeki su, birliği simgeler. )

( Toprak, içine çektiği suyla doğal bir birleşim oluşturur. )

( Krallar da birlik olgusunun herkesçe kavranması amacıyla soylularına toprak armağan ederler. )

( Devam etmek şans getirir. )

( Sürdürmek şans getirir. )

9. HASIAO CH’U(Kontrol Altında Tutmak)

( Kişi kendine, ruhunu ve becerilerini geliştirecek zamanı ayırmalıdır. )

10. LU(Adım Atmak, Ayak Basmak)

( Kibar, asil ve hassas bir tavır içinde olun. )

( Kişinin kendisi için doğru olanı ayırd etmesi ve sıkı çalışması er ya da geç ödüllendirilecektir. )

( Yaptığı işi iyi yapan kimse ilerleyecektir. )

11. T’AI(Barış)

( Birlik, barış ve varlık üretir. )

( İnsan, iç gerçeklerini gözardı eder etmez bencilliğe sürüklenebilir. )

( Gelişmemişe katlanmak, nehrin kıyısından yürümek, ne yakın dostları ne de uzaktakileri ihmal etmemek. Yani hep orta yolu seçmek. )

( Her şey yolunda gittiğinde şımarmamak ve öteki insanları küçük görmemek son derece önemlidir. )

( Kişi davranışları ve kişiliğinin doğru kalması için zor ya da keyifsiz görevlerden kaçmamalıdır. Ayrıca elde ettiklerinin, hırsını öldürmemesine de özen göstermelidir. )

( Hiç tepesiz düzlük, hiç gidişi olmayan geliş yoktur. )

( Zor durumlarda yılmamalı. )

( Ümitsizliğe kapılmadan gerçeklerle yüzleşmek ve sahip olduklarımızda mutlu olmak gereklidir. )

12. P’I(Uyumsuzluk)

( İşlerinizde sessiz ve alçakgönüllü bir tavır edinin. )

13. T’UNG JEN(Sosyal Yakınlık, Dostluk)

( Olgun kişi toplulukları düzenleyerek neyi birbirinden ayırması gerektiğini bilir. )

( Başkalarına açık davranırsanız kaybetmezsiniz. )

14. TA YU(Fazla Miktarda Varlık)

( Dar görüşlü, çiğ kişiler, varlığı bencilce kullanırken, büyük kişiler sahip olduklarını başkalarının yararına değerlendirirler. )

15. CH’IEN(Alçakgönüllülük)

( Alçakgönüllülükten başarı doğar, üstün kişi sonuna dek yılmadan devam eder. )

( Yeryüzündeki dağ alçakgönüllülüğü simgeler. Olgun kişi aşırıya kaçanı dizginler, eksikliklerine eğilir, böylece ağırlığını dengeler. )

16. YU(Heves)

( İşlerini düzene koyarak ve gücünü harekete geçirerek ilerleyen kişi. )

17. SUI(Devam Eden)

( İyiye güven duymak olumludur. )

18. KU(Bozulanın Onarımı)

19. LIN(Yönetim)

( Açıkça yönetmede bir zarar yoktur. )

20. KUAN(Görüş Açısı)

( Toprağın üzerindeki rüzgâr, manzarayı temsil eder. Olgun kişi dünyada durmaksızın gezerek insanlar üzerinde düşünür ve onları eğitir. )

( Hayatını gözden geçiren kişi ilerleme ya da gerileme arasında bir karara varır. )

21. SHIH HO(Isırmak, Diş Geçirmek)

( Alışkanlık haline gelmiş olan yumuşak tavır, problemler karşısında etkisiz kalmaya neden olur. )

22. PI(Zarafet)

23. PO(Çözülme)

( Olgun kişiler ancak altındakilere yaptıkları iyiliklerle kendilerini sürdürürler. )

24. FU(Geri Dönüş)

( Kişinin görev üstlenmesinde kazanç vardır. )

25. WU WANG(Sadelik)

( Doğal olmayan yollarla sorun çözmek yerine onlara ayak uydurmak daha doğrudur. )

( Kişi güvenle içinden gelen sese kulak vermelidir. )

( Sadelikten şaşmamak doğrudur. )

26. TA CH’U(Düzenlenen Güç)

( Olgun kişi atalarının bilgelik ve deyişlerini inceleyerek kişiliğini geliştirir. )

( Körü körüne zorlukların üstüne gitmek şanssızlığa yol açar. Uyumlu zaman koşullarını beklerken gelişmelerle mutlu olun. )

( Çabalamanın yararı olmadığında, enerjinizi harcamamaya bakın. )

27. I(Beslemek)

( Kendini ya da başkalarını beslerken insanlar, saf ve anlamlıyla, değersizi birbirinden ayırd etmeyi bilmelidir. )

( Olgun kişi sözlerinde dikkatli, yiyip içtiklerindeyse ölçülüdür. )

( Ağız değişken bir organdır; yiyecekleri çiğner, harfleri şekillendirir ve sürekli hareket halindedir. )

( Yiyeceğe gereksinim duymadan sonsuza dek yaşayan kılavuz kaplumbağa örneğini bilmezden gelenler, özgüven ve özgürlüklerini yitirmek üzeredirler. )

( Kişi başkalarını kıskanarak pekçok şanssızlığı üstüne çeker. )

( Davranışlarına gelen eleştiriler kişiyi çatışmaya sürükler. Kendini işe vermiş kişilerse bu durumdan büyük ölçüde etkilenmezler. )

( Şanssızlık ve düşüş, kişinin kendini yönetme şekline bağlıdır. )

28. TA KUO(Aşırı Büyüklük)

( Bilge kişinin tavrı önemlidir. )

( Tek başına olsa da bir ağaç kadar sağlam durabilmeli ve hayatı neşeyle algılamalıdır. )

( Ne denli güzel ve kârlı olsa da hiçbir şey sonsuza dek sürmez. )

( İş ve özel ilişkilerde adil ve dengeli kalmak için çaba gösterilmelidir. )

( Durumun doğasını değerlendirmeden zorla sürdürmeye çalışmak sorunlara yol açmıştır. )

29. K’AN(Derinlik)

( Tehlike, insana zarar verebilecek bir olgu gibi yorumlansa da, doğru davranış biçimleriyle aynı tehlike, ilerleme ve iç gelişme de sağlayabilir. )

( Akışı üzerindeki her yola ulaşan su gibi, içtenlik de her durumun derinine inmemizi ve ona göre, harekete geçmemizi sağlar. )

( Tehlike, ruhu güçlendiririr ve içsel barışın, başarının en önemli kuralı olduğunu kavramamızı sağlar. )

( İçindeki huzur kişinin felâketlere daha çabuk karşı gelmesini sağlar. )

( Su, derinlerden durmaksızın fışkırarak yinelenen derini simgeler. )

( Sonsuz oluştaki su, meziyete karşı olgun yaklaşımı simgeler. )

( Kişi, yaşamını meziyetlerinin yönettiğinden ve bu meziyetlerin en beklenmedik ve en sıkıcı koşullara bile direneceğinden emin olmalıdır. )

( Kişi, kendini sürekli yenilemeli ve başkalarını da meziyetiyle etkileyerek bencillikten uzaklaşmalıdır. )

( Durumu iyice tartın ve düşünmekten sakın kaçmayın. )

( Sakin bir yaşama biçimine sahip kişiler, sıkı ve mütevazı çalışmalarını sürdürmeli. )

30. LI(Ateş)

( Enerji tıpkı ateş gibi yıkıcı değil yapıcı olması amacıyla kontrol edilmelidir. )

31. HSIEN(Teşvik)

( Samimi ya da mesafeli olmak, ideal ilişki türüdür. )

32. HENG(Devamlılık)

( Derin anlamda devamlılığa tutarlılık sonucu ulaşılır. )

( Gökgürültüsü ve rüzgâr, devamlılığı simgeler. )

( Olgun kişi yolunu bir an olsun terk etmeden sabit ve sağlam kalmayı başarır. )

( İki göksel güç hep hareket halinde olsalar ve değişimlerini az gözlenebilir bir devamlılıkla farklılaştırsalar da, her şey gibi yaşamın kurallarına uyum gösterirler. Kişi, bunu özümsemeli ve farklılaşan koşullara ayak uydurmak için kimi zaman taktik ve tavırlarını değiştirse de çizdiği yola sadık kalmalıdır. )

( Genellikle, gerçek devamlılık görünüşten anlaşılır. )

( Yalnızca dikkatli, hassas ve becerikli çabalar devamlılık gösterecek sonuçlara ulaşır. )

( Kişi durumun doğasını sezmeli ve kendini ona göre ayarlamalıdır. )

( İnsanın kendini yeterince tanımaması çevresindekilerle çatışmasına neden olur. )

( Tutarlı olun, yapaylık ve kurnazlıktan uzak durun. )

( Fazla acele eden kişi kendini her zaman ya birkaç adım önde ya da birkaç dakika geride bulur. )

( Hızlı hareket edin ama önce kendi kendinizle barışmanın ve çevreye uyum sağlamanın bir yolunu bulun. )

33. TUN(Geri Çekilme)

( Olgun kişiler başkalarıyla aralarına mesafe koyarken, bunu hiddetle değil asaletle yaparlar. )

( Sarı, öğle güneşinin rengi yani orta noktanın ve dengenin simgesidir. )

( Sükûnet ve durağanlık yarar sağlar. )

( Zarif bir gerileme, kişinin gururunu hiç zedelemezken, pişmanlığın yol açtığı gerileme hem çevresinde hem de ruhunda derin zararlarla sonuçlanır. )

34. TA CHUANG(Büyük Güç)

( Olgun kişi kurulu düzene karşı çıkmaz. )

( Olgun kişi gücünü kullanmazken onun altındaki kişi gücünü sonuna dek tüketir. )

( Kişi kaba kuvvet kullanırken, ötekiler beceriye başvurur. )

35. CHIN(İlerleme)

( Toprağın üstünde yükselen güneş, ilerlemeyi simgeler. )

( Olgun kişi, meziyetlerini parıldar hale getirir. )

( Olgun kişiler prensipsiz davranmaktan vazgeçerek kendilerine olan güveni ve meziyetlerini sağlamlaştırırlar. )

( İlerlemenin yolu sakin bir ısrarlılıkta yatar. )

( Yumuşaklık ve iyilik kişiye anneannesinden mirastır. )

( Statünüzün, gücünüzün ya da güvendiklerinizin kaynağı yine kendinizsiniz. )

( Kazanç ve kayba fazla önem vermeyin. )

( Etkili ve yaratıcı bir konumdaysa, kişi ketum olmalıdır. )

( Kişi durumunun mükemmel olduğunun ve hatta daha da ilerleyeceğinin ayrımına varmalıdır. )

( Zor koşulları fark etmek iyiye işarettir, zarar getirmez. )

36. MING I(Işığın Kararması)

( Kişinin ışığı yararlı bir parlaklık sağlıyorsa, onu tartının altına gizlemelidir. Eğer sağlamıyorsa, meziyetleri geliştirmek amacıyla durmadan çalışılmalıdır. )

( Olgun kişi, meziyetleri parıldarken ışıltıyı gizleyerek çevresiyle uyum içinde kalmayı başarır. )

( Bilge kişi tedbirli, içine kapanık ve ölçülüdür. )

37. CHIA JEN(Aile)

( Ateşten esen rüzgâr aileyi simgeler. )

( Olgun kişinin nutuğu içerikli, yaşama biçimiyse kalıcı olmalıdır. )

38. K’UEI(Çekimserlik ve Kopukluk)

( Bilge bir kişi, günün havasına göre değil, kendi standartlarına göre davranmalıdır. )

( Yapayalnızken ya da birşeylerle, birileriyle çatışırken başkalarına karşı daha cömert olmalı ama birey olarak da kendine saygı duymalıdır. )

( Doğru olana tutunun; şans yakında şanssızlığı alt edecektir. )

39. CHIEN(Engelleme)

( Büyük adamı ziyaret etmek yararlı. )

( Yılmamak iyiyi işaret eder. )

( Uyumlu tavrınızdan vazgeçmeyin ve güncel, yararsız çözümlere kapılmayın. )

( Olgun kişi dikkatini içine yönelterek meziyetlerini geliştirir. )

( İlerleme engellemeleri, gerilemeyse övgüleri beraberinde getirir. )

( Tedbirli ve mütevazı olun, şansı yakalayacaksınız. )

40. HSIEH(Özgürlük)

( Yağmurun izlediği gökgürültüsü, özgürlüğe kavuşmayı simgeler. )

41. SUN(Düşüş, Eksilme)

( Nasıl ilerlemeli? İki kâse pirinç feda edilerek. )

( Olgun kişi hiddetini dizginler ve isteklerini kontrol eder. )

( Üç kişi birlikte yürürken birini yitirirler. )

( Tek başına yürüyen kişi bir dostluk kurar. )

( Üç kişi olanaksız bir üçgen oluşturduğundan, biri grubu terk etmelidir. )

42. I(Artış)

( Rüzgâr ve gökgürültüsünün birbirini tamamlaması artışı simgeler. )

( Olgun kişi, iyiyi gözlemleyerek onun peşinden gider, kötüyü gözlemleyerek düzeltmeye çalışır. )

( En yüksek katta şereflendirilmenin anlamı, kişinin iyiliğe olan içten aşkının doğurduğu başarıdır. )

( Kişi eğer içtense orta yolu seçer ve sonunda tıpkı resmi mührü taşıyan biri gibi olur. )

43. KUAI(Kararlılık)

( Kararlılık için hassaslık ve tedbirlilik gerekir. )

( Olgun kişi kararlı adımlarla bir başına yağmur altında yürür. )

44. KOU(Karşılaşma)

( Olgun kişi, zayıf ve kendinden aşağı unsurlara karşı sabır gösterir ve onlara önem verir. )

( Bütünleşme gereksinimini anlayın. )

45. TS’UI(Antlaşma)

( İçten ve hassas insanlarca değeri bilinen mütevazı armağanlar gibi kişinin seçimleri de içinden gelen sesin çizdiği yol doğrultusunda olacaktır. )

46. SHENG(Yukarı İtme)

( Olgun kişi kendini, küçük başlangıçları adım adım büyük başarılara dönüştürmeye adamıştır. )

( Başarı, ancak yorulmaksızın doğru çabaları göstererek kazanılır. )

47. K’UN(Baskı, Eziyet)

( Olgun kişi, hayatının, kendi yolunda yılmamasına bağlı olduğunu bilir. )

( İnsanın hayatını belirleyen şey, tavır ve hareketleridir. )

( Durumunun doğasını ve ruhunun derinliklerini araştırmaktan daha hayati bir şey yoktur. )

48. CHING(Kuyu)

( Ching, toplumun en önemli öğeleri olan derinlik ve tutarlılığı belirtir. )

( Derinlik, insanın en kapsamlı gereksinimlerine olan hassaslığında yaratılan dengeden söz eder. Tutarlılıksa güvenilirliğe değinir. )

( Yararlı bir kuyu, adalet ve fırsatlar için güvenilen sosyal bir yapı gibi devamlı ve inanılabilir bir su kaynağıdır. )

( Şehrin yeri değişirse de kuyunun yeri değişmez. )

( Kişinin gereksinimleri dış koşullara karşın aynı kalmalıdır. )

( İnsan doğası azalıp çoğalmaz. )

( Kuyu görüntüsü, bir kaynağı ya da bir kazanç kapısını simgeleyebilir. )

( Yetersiz derinlik yani yüzeysel anlayış ya da plânlama, dikkatsizlik, aşırılık ve ihmal konularında tedbirli olun. )

( Olgun kişi, insanları topluma yararlılık konusunda heveslendirerek, iyi çalışmalarını sağlar. )

( Olgun kişi her şeyin iyisi için çabalar. )

( Başkalarına yararlı olabilmek için esneklik, bencillikten kurtulmak ve insan doğasını anlamak gerekir. )

( Yeteneklerinin farkedilmemesi, kişide üzüntü, çevresindekilerdeyse kayba yol açar. )

( Kişi başarı için gerekli olan özelliklere yeterli miktarda sahiptir. )

( Açıklığı ve iyilikseverliği sayesinde hem çevresine hem de sonuç olarak kendisine yararlı olan biri simgelenir. )

49. K0(Devrim)

( Olgun kişi mevsimleri sıralayarak bir takvim hazırlar. )

( Değişimi kavrayan kişi, işaretleri farkeder ve bu belirtilerin ardındaki zamansal beklentileri karşılar. )

( Sarı(Altın Anlam) orta ve doğru yolu, inekse uysallığı simgeler. )

( Şans, cesaretlinin yanındadır. )

( Olgun kişi, bir panter gibi farkettirmeden değişir. )

50. TING(Kazan)

( Toplumda, ateş, ahlâkî ve kültürel yapılanmayı, insanlardaysa, ruhsal bilinci simgeler. )

51. CHEN(Uyanma)

( Kişi olaylara, iç gerçeğinin ve mantığının belirlediği şekilde tepki vermelidir. )

( Açık zihinle, işleri derin ve kapsamlı bir önseziyle organize etmelidir. )

52. KEN(Hareketsiz Durmak)

( Dik arka, derin iç sükûnetin sembolüdür. )

( Omurgayı hiçbir eylem rahatsız etmediğinde, huzursuz zihin yavaş yavaş rahatlar. )

( Konfiçyüs: “Eğer konuşulan dil doğru değilse, o zaman söylenen şey, söylenmek istenen şey olmaz. O zaman yapılması gereken yapılmaz ve eğer işler yapılmadan kalırsa, maneviyat ve sanat bozulur. O zaman adalet, sahtekârlıkla yürür. Eğer bu olursa, insanlar kendilerini umutsuz bir karmaşanın içinde bulurlar. Bu nedenle, söylenen şey her şeyden önemlidir ve bu konuda dikkatsizlik yapılmamalıdır.” )53. CHIEN(Gelişme)

54. KUEI MEI(Evlenen Taze Genç Kız)

( Kişi, beklenti ve davranışlarında sade olmalıdır. )

( Yalnızların yılmaması kendilerine yararlı olur. )

55. FENG(Büyüklük, Ululuk)

( Olgun kişi, kendini beğenmiş değildir ve işlerinde adil ve tutarlıdır. )

56. LU(Yabancı)

( Kişi yolunda devam ederse iyiye belirtiler oluşur. )

( Kişi, esnek, içten ve beklentisiz olmalıdır ki verdiğinden çok almayı ummasın. )

( Yolcunun zenginliği, kişinin iç varlığıyla barışık olma yeteneğinin simgesidir ve bu durum uyumlu ve çekici bir tavrı yaratır. )

57. SUN(İçe İşleyen Rüzgâr)

( Olgun kişi, özellikle hareket içeren sorumluluklara olumlu bakar. )

( İyi huyluluğun etkisi, alçakgönüllü ve sıralı çabalarla elde edilen kalıcı durumlarda görünür. )

( Olgun kişi, etkisini tavsiyeleri ve önderliğiyle yayarak izlenecek yolu hazırlar. )

58. TUI(Neşe)

( Paylaşmak, zevki bir kat artırır. )

( İçten neşe şans getirir. )

( Kişi kendini ya da başkalarını utandırabilecek ucuz zevklere ne şimdi ne de sonra kapılmamalıdır. )

( İçinde manevi bir boşluk bulunan ve dışa sürekli neşe vuran kişi değersiz, boş zevklere kanacaktır. Mutlaka, giderek kendiyle olan bağı koparacaktır. )

( Hesaplanmış neşe barış getirmez. )

59. HUAN(Dağılma)

60. CHIEH(Kısıtlama, Sınır Koyma)

( Memnuniyet verici sınırlama. Başarı. )

( Sınırlama doğal olmalıdır. Durumun ve kişinin kendisinin koyduğu kısıtlamalar fazla sıkı ya da fazla gevşek olduğu takdirde söz edilen doğallık duygusu hissedilemez. )

( Kişi özellikle başkalarını yönettiği koşullarda, amacına ulaşmak için kendinin kabullenemeyeceği kısıtlamaları başkalarına koymamalıdır. Eğer duruma uyan, ama özgürlüğü de sınırlamayan sınırlar konabilirse büyük başarılar elde etmek olanaklıdır. )

61. CHUNG FU(Anlamak)(Gerçek)

( Alçakgönüllü yaşama biçimleri olanlar başarıya ulaşırlar. )

62. HSIAO KUA(Küçüğün Aşırılığı)

( Kişinin sınırlarını bilmesinden doğan alçakgönüllülük bir meziyettir ama vicdanla birleşmediği sürece bir zayıflık olarak görülebilir. )

( Durumun özel koşulları kavranıp, büyük başarı beklenmemeli. )

( Ancak üstün kişinin alçakgönüllülüğü alçakgönüllülüktür (tevazudur). )

( Çalışkan ve mütevazı kişiler şansı yakalayacaktır. )

63. CHI CHI(Tamamlama)

( Bitmeyen oluş I Ching’in ardındaki ana anlamdır. )

( Olgun kişi şanssızlığın doğasını izleyerek kendini hazırlar. )

( Fazla gevşek, fazla özgüvenli olunmamalı. )

( Romantizme kapılma ya da saçma amaçları kendininkilerle özdeşleştirme tehlikesi vardır. )

( Kaynak ve meziyetlerin açığa vurulması yerine sadelikle alçakgönüllülük salık verilir. )

64. WEI CHI(Tamamlama Öncesi)

( Konumunuzu ancak bilinçli tavırlar sağlama alabilir. )

( Durumda eksik olan birleştirici bir güçtür. )

( Üstün kişinin parlak zekâsı, değişmez bir özelliğidir. )

( Başkalarıyla iyi ilişkileri koruyup, düzensizliğin içinde düzen arayın. )

Kaynak : http://tr.wikipedia.org/wiki/Yi_%C3%87ing

detay için : http://www.ichingturkiye.com/index.php?option=com_content&view=article&id=46:hogeldiniz&catid=25:proje

[INSERT_ELEMENTOR id=”2528″]

Ş.ş.Erkan tarafından derlenmiştir…