Erkekler ne istiyor! Onlara altın tepside sunulan özgürce seksten daha başka ne isteyebilirler ki!
Seks yapmak için erkekler ne kadar zorlanıyor! Erkeğin tipi iyi ise bankoooo! Çok fazla çaba sarf etmesine gerek yok genelde düzgün bir fizik en az bir kez olsa dahi bir kadınla birlikte olma şansı su götürmez bir gerçekle banko… yok o kadarda düzgün bir fiziğe sahip değilse azıcık ağzı laf yapıyorsa yine banko. Tipi çok düzgün değil, çokta konuşkan değil olsun canım iyi bir işi var, ya da çok iyi bir arabası var veya iyi giyiniyor, iyi yerlere gidiyor yine banko. Bunların tamamı yok ama olsun ilgili, hatta üzerinize düşüyor öyle yada böyle banko. Geç olur ama olur. Seçenek azalır ama yine de olur. Anlayacağınız öyle yada böyle herkesin bir kör alıcısı var. Aranır bulunur, orda bulunur, burda bulunur ama banko. E nerde bu evlenilecek erkekler!!! Kusura bakmayın, “özgür seks kadınları” kaptı erkekleri. Evlenecek adam bulamazsın artık. Yolunu şaşırmış olmalı ya da bu fast food yaşamdan bıkmış olmalı da, e! bu adam senle evlenir mi! Erkekler genetik kodlamayla evlenecekleri kadınları hala gözü pek açılmamış olanından istiyor.
Üzgünüm canım sen 30’ lu yaşlarına yaklaşmışsan evlenecek adam zor bulursun… hala duygusal masumiyetini koruyan erkeği bulduğun an evlen yoksa 30’ larını geçince bu şansın daha da azalıyor benden söylemesi.
Serbest seks devrimi ne zaman ve nasıl oldu peki!…Milenyum çağına girdiğimiz andan itibaren her şey büyük bir değişime uğradı. Zaman hızlandı, tüketim öyle bir hızla arttı ki bu hayatımızın her alanına yansıdı. Dibe vurma bombasının pimi de en dibe vuracağımız günlere kadar çekilmiş oldu. Ahlak tüketildi, yemek tüketildi, para tüketildi, alışveriş çılgınlığı başladı, değerler tüketildi, inançlar tüketildi, teknoloji, telekomünikasyon ilerledikçe bol bol zaman tüketildi, insanlık tüketildi, sağlık tüketildi, yaşam kaynakları, doğa, çevre, ağaçlar, hava, su her şey tüketilmeye başlandı. Fütursuzca sarf etmek yarını düşünmemek o günü, o anı şehvetle tüketmek. Hadi çıkarıp pembe at gözlüklerimizi bakalım etrafımıza. Var mı etrafınızda mutlu ilişki? Var mı gerçekten mutlu insanlar? Kime güven duyabiliyorsunuz, kime hiç düşünmeden arkanızı döneceğinizi bir düşünün. Büyük kalabalığın büyük yalnızlığında yapayalnız hissetmiyor musunuz kendinizi? Hadi bakalım günümüzün vazgeçilmez hastalığı sosyal medyada neler paylaşıyorsunuz. Hep umutsuz, aşkı arayan insanlar. Kaçınız kaç kere “ilişkisi var” yapıp çok kısa süre sonra “ilişkisi yok” seçeneğini işaretledi. İlişkisi var yaptığınızda gelen kutlama ve kutsama yorumları “ilişkisi var olan durumunu ilişkisi yok olarak değiştirdi” ifadesini aldığında teselli yorumlarına dönüştü mü? Peki nedir bu “serbest ilişkisi var” ifadesi. Ya da niye ilişki durumunda “karmaşık bir ilişkisi var” yazıyor. Evli, mutlu, çocuklu seçeneği niye yok! Yakında evli seçeneği de kalkacak muhtemelen. Evliler boşanıyor, bekarlar evlenemiyor zaten. Aman ha erkekleri suçlamayın. Onların bana göre hiç suçu yok. Zaten güdüsel olarak insan doğasına aykırı olan evliliği, zorunlu olduğu için seçen erkeklerin bundan sonra böyle bir zorunluluğu yokken neden evlenmelerini bekliyorsunuz? Üzgünüm ama hala nasıl peri masalının prensesi olmayı hayal ediyorsunuz. Çok değil 1990’ lı yıllara kadar kadınlar özgür değildi ve erkekler seks yapacak kadınları ortalıkta kolayca bulamadığı için evlenip bu konforu elde ediyorlardı. Dolayısıyla evlenecekleri kadını ararken de aşka önem veriyorlardı. Kadına da özde değer veriyorlardı. Çabalıyor, uğraşıyor, ilgi gösteriyorlardı. Kadınlar duygusal anlamda ego tatmini yaşıyorlardı. Evet yadsıyamayacağım bir gerçek var ki: evlendikten sonra genelde tablo tersine dönüyordu. Daha az ilgili, elde etmenin rahatlığı ile eskisi gibi özenli olmayan erkeklere karşı daha çok fedakarlık yapmak kadınlara düşüyordu ama olsun düzenli hayat, düzenli ve güvenilir cinsel yaşam beraberinde çiftleri bir arada yaşatıyordu. Tabii burada yine bir sorun vardı erkekler sahip olunca ilgileri azalırken arada kaçamaklarına devam ediyorlardı. Kimisi akıllıca karda yürüyüp izini belli etmezken kimileri fena yakalanıyordu. Bir önceki nesli konuşmuyoruz bile. O devir sanki çok gerilerde kaldı. Zaman algımız değişti ve zaman çok hızlı aktı. Teknoloji geliştikçe, iş sahaları çeşitlendikçe, kadınlar ekonomik olarak güçlendikçe ve özgürleştikçe ve yine buna paralel iletişim kaynaklarımız çeşitlenip, çoğaldıkça, yıllarca tabu olan seks değerleri, bastırılan cinsel dürtüler, zemberekten fırlar gibi taşmaya başladı. Kadınlar birikmiş fedakarlıklarına, kızgınlıklarına, çoğu kez aldatıldığını hissettikleri hınç alma duygularına bazen bir teselli bazen de bir kulp aramaya başladılar. Kadınlar kabuklarından bir bir çıkmaya başladı. İletişimin her çeşidi son sürat imkanlı hale gelmeye başlamıştı. Dünya zaten çok daha uzun yıllara dayanan seks ve cinsel özgürlüğünü hazmetmiş yaşarken onların kaynakları, kıtlıktan açlık çeken bizleri ziyafet sofralarına taşımaya başladı. Fantezi dünyasına hizmet eden filmler, seks hayatlarını masaya yatıran dergiler, görsel mükemmeliyetle iştahları kabartan şov dünyasının güzel kadınları evimizin içindeydi artık. Tek tip seksi kadın imajı tüm erkeklerin favorisi olurken, kadınlarında imaj idolü haline gelmeye başladılar. Kadınlar değişiyordu. Güzelleşip, seksileşiyordu. Egolar tavan yapmaya başladı. İstenilen kadın olmak, isteyen erkekler karşısında önemliydi. Hala güzel kadınları elde etmek için erkekler uğraşıyordu. Onları elde etmek için her şeyi yapıyorlardı. Bonkör, ilgili, elde etme yarışında bayrağı kucaklayan olabilmek için türlü hileleri vardı elbette. Ve kadınlar bu tuzakta avcı zannederlerken av olmaya adım atmışlardı. Her erkeğin kendi maddi gücüne göre kadına sunacağı bir şeyleri vardı. Kadına düşen istediğini seçmekti. Elbette her şey bir değişime uğrayacağı ve hep böyle kalmayacağı için yani devran döneceği için bu durumda değişmeye başladı. Kadınlar arkadan geliyordu, özgürleşiyorlar ve çoğalıyorlardı. Tabular, gelenekler, değerler, duygular yok olurken serbest düşünce ve yaşam daha küçük yaşlara kadar yayılıp doğallaşıyordu. Ve artık küçük ve genç kadınlarda arenadaydı. Erkekler hala satın alma güçlerini ortaya koyabildiği için tercihlerini ve ilgilerini daha çok uğraşmak ve memnun etmek gerektikleri kadınlardan genç kadınlara yöneltmeye başladı. İşte orada işin balonu patlamaya başladı zira tavuk mu yumurta, yumurta tavuk mu derken erkeklerin bonkörlük devri bitti çünkü kadına ulaşmak ayları değil, günleri hatta saatleri daha da kötüsü dakikaları almaya başladı. Bir telefon kadar uzaktalar, bir tık kadar yakınlar. Kadın özgürleşti ama kadın kolaylaştı. Zaten zor olan kadınların alternatifi çoktu. Erkeklerin kimse için uğraşacak fazla zamanı da yoktu. Kolay olan cazipleşti. Ve işler tersine döndü. Kadınlar bu sefer alım güçlerini ortaya koymaya başladılar. Eskiden çıkılan bir yemekte hesabı erkeğin ödemesi adetten iken kadınlarda hesap ödemeye başladı. Kadınlar erkeklere pahalı hediyeler almaya ve ihtiyaçlarını karşılamaya başladı. Dünya tersine döndü. Bu farkında olunsa da, olunmasa da büyük bir yarışa dönüştü. Hadi hanımlar itiraf edin en basitinden yeni tanıştığınız kaç erkek ilk görüşme için size “bana ne zaman kahve ısmarlayacaksın” dedi bir düşünün. Bakıldığında son derece basit ve masum görünen bu cümlenin altında yatan gerçek şu ki : artık elde edilmesi gereken ya da elde tutulması gereken erkeklerin çoğu satışta! Ve sevgili hemcinslerim özgür seksin kurbanı olmanın suçunu erkeklere yüklemekten vazgeçin. Erkeklerin 16’ dan başlayıp çok ileri yaşlara giden geniş bir yelpazesi var.
Kadınların hayali olan EVLİLİK KURUMU ise ÇÖKTÜ. Ha bu arada AŞK devam ediyor. HAYDE RAST GELE:):)
Dünyayı ve insanlığı her musibetten sadece gerçek SEVGİ – AŞK kurtaracak…Ve kadınlara düşen çok büyük görevler var. Kadın isterse olur bunu unutmayın…Sadece Aşka teslim olun…
Sevginin parlak ışığı kalbinize ve yolunuza yön kılsın…
Handan Hodoğlugil